
Retina gözümüzün ışığı algılamasını ve beyne iletmesini sağlayan sinir hücrelerinden oluşan gözün en iç kısmında yer alan dokudur. Göz içerisinde oluşan optik görüntü retina aracılığıyla elektrik sinyallerine dönüştürülür ve bu sinyaller beyinde işlenerek görme duyusu elde edilir.
Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (Sarı Nokta Hastalığı)
Yaşlanma ile birlikte retinada birtakım artık maddeler birikime uğrar. Bu birikimler arttıkça retinadaki sinir hücrelerinin yapısında bozulmaya yol açarak görmede azalmaya sebep olur. Toplumda 50 yaşında görülme sıklığı yaklaşık %2 iken 85 yaşında görülme sıklığı %50 ye kadar çıkmaktadır.
Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Risk Faktörleri
Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Belirtileri
Görme seviyesinin azalması ve görme alanının ortasında giderek büyüyen görme alanı bozukluğu oluşması, görüntüde kırılmaların olması, cisimleri normalden büyük ya da küçük görme ve tam bakılan noktanın görülememesi başlıca belirtileridir.
Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Tipleri
Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu hastalığının iki tipi vardır
Kuru tip yaşa bağlı makula dejenerasyonunda görme merkezinde oluşan birikintiler retinadaki sinir hücrelerinin fonksiyonunun bozulmasına ve ölümüne sebep olmaktadır. Görme seviyesi değişmeyebilir ya da yıllar içerisinde yavaş yavaş azalma gösterebilir.
Yaş tip yaşa bağlı makula dejenerasyonunu görme kaybının en sık olduğu tiptir. Yaş tip hastalarda retina altında yeni ve zayıf yapıda damar gelişimleri meydana gelir. Bu zayıf damarlar retinada ödeme ve kanamalara yol açarak görmeyi tehdit eder. Bu durumun uzun süre devam etmesi sonucunda retinada hücreler tahrip olarak görmede kalıcı azalma meydana gelir.
Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Tedavisi
Kuru tip yaşa bağlı makula dejenerasyonu hastalarında retina metabolizmasını destekleyen antioksidan maddeler ve vitamin içeren ilaçlar kullanılmaktadır. Bu destek tedavisinin amacı kuru tip yaşa bağlı makula dejenerasyonu ilerlemesini durdurmak ya da ilerlemesini yavaşlatmaktır.
Yaş tip yaşa bağlı makula dejenerasyonu hastalarında gelişen ödem ve kanamalar için göz içerisine ilaç enjeksiyonu yapılmaktadır. Göz içi enjeksiyon tedavisinde, göz içerisindeki vitreus sıvısının bulunduğu alana yeni damar oluşumunu azaltan ilaçlar enjekte edilir. İşlem ağrılı bir uygulama değildir. Göz yüzeyi damla yardımıyla uyuşturulduktan sonra gözün belirli alanlardan göz içerisine çok ince bir iğine yardımıyla ilaç enjeksiyonu yapılır. Enjeksiyonun toplam süresi 2-3 saniyedir.
Retina Dekolmanı
Retina dekolmanı, retinanın bulunması gereken anatomik pozisyondan ayrılması olarak tarif edilebilir. Yaklaşık 10.000 kişide 1 sıklıkta gözlenir ve görmeyi ciddi şekilde tehdit eder. Orta yaş ve üzerinde daha sık olmak üzere her yaşta ortaya çıkabilir. Acil olarak tedavi edilmezse, kısmi ya da tam görme kaybına neden olabilir.
Retina Dekolmanı Sebepleri ve Belirtileri
Retina dekolmanı, çoğunlukla retinada oluşan yırtık veya delikler yüzünden gelişir. En sık, gözün uzamasına bağlı olan yüksek miyop kişilerde gözlenir. Retina tabakası gözün ön-arka çapı arttıkça gerilir, incelmeye ve bozulmaya başlar. Bazı ailesel veya dejeneratif hastalıklarda ve bazı enfeksiyonlarda da retina çevresinde yer yer incelme ve bozulmalar oluşabilir. Retina çevresindeki incelmiş, bozulmuş sahaların varlığında, büzülen vitreus retinadan ayrılmaya çalışırken retinada çekintiler oluşur. Bu çekintiler nadiren sağlıklı retinaya sahip kişiler de gelişebilir.
Retinadaki çekintiler hasta tarafından “ışık çakmaları, flaş patlamaları” gibi algılanır. Bu ışık çakmaları bazen kısa süreli olabilir, bazen de günlerce sürebilir. Bazı hastalarda ise hiç hissedilmeyebilir.
Yırtılan retina tabakasından bir damar geçiyorsa, bazen bu damar da koparak göz içinde bir kanamaya da sebep olabilir. Bu durum hasta tarafından “kurum yağıyormuş” gibi algılanır.
Bulunması gereken anatomik pozisyondan ayrılan (dekole olan) retina bölgesinin görme fonksiyonu kalmaz ve hasta tarafından o bölgenin tam aksinde “bulanıklık, kara leke veya perde hissi” şeklinde görüntü kaybı hissedilir. Bazen retina dekolmanı makülayı (gözün görme merkezi) tutmadığında merkezi görmeyi etkilemeyeceği için hasta herhangi bir belirtiyi fark etmeyebilir, ancak muayenede tespit edilebilir. Retina dekolmanı nadiren yırtık bölgesinde sınırlı kalabilir, ama çoğunlukla ilerleyicidir. Maküla (gözün görme merkezi) dekole olunca merkezi görme kaybolur.
Göze gelen künt vya da delici darbeler, ani retina dekolmanı sebebi olabilirler. Şeker hastalığı ve bazı dejeneratif hastalıklarda vitreus içerisinde retinayı çeken bantlar oluşarak traksiyona (çekinti) bağlı dekolmanlar gelişebilir. Bunların yanında dekolman bazı enfeksiyonlarda, tümörlerde ve özellikle hamilelikte ortaya çıkan tansiyon krizlerinde, gözde hiç yırtık olmadan da gelişebilir.
Retina Dekolmanı Tedavisi
Yırtık veya delikler retina dekolmanı gelişmeden tespit edilirse argon lazerle tedavi edilir. İleride yırtık oluşturabilecek bazı ince ve yapısı bozulmuş sahalar da argon lazer ile kontrol altına alınabilir.Argon laserle yırtık ve dejenere saha tamiri ağrısız bir işlemdir. Bir damla ile göz uyuşturulur. Daha sonra mercekler yardımıyla, hasta oturulur durumdayken yırtık delik ve dejenere sahaların etrafı 2-3 sıra laser ile çepeçevre kapatılır.
Retina dekolmanı gelişmişse tedavisinde vitrektomi cerrahisi yapılır ve retinayı istenilen anatomik pozisyonda tutmak için göz içerisine silikon ya da gaz tamponad uygulanır. Gaz tamponad kendiliğinden emilip kaybolurken, silikon tamponad göz içi iyileşme tamamlandıktan sonra ikinci bir ameliyat ile göz içerisinden çıkarılır.
Retina Dekolmanı ile İlgili Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Diyabette (Şeker Hastalığı) Gözde Hangi Problemlere Neden Olur?
Diyabet (şeker hastalığı) gözde katarakt, glokom ve en önemlisi diyabetik retina hastalığına sebep olarak görme azalmasına yol açabilir. Dünyada 20-65 yaş arasındaki görme kaybının en sık sebeplerinden biri diyabete bağlı gelişen göz hastalıklarıdır. Diyabetik hastalarda göz hasarı gelişme ihtimali 10 yıllık diyabetiklerde %20, 30 yıllık diyabetiklerde %80 civarındadır. Fakat hastalığın teşhis ve tedavisindeki gelişmeler sayesinde, zamanında yapılan müdahaleler ile görmeyi ciddi şekilde etkileyen hasarlara günümüzde daha düşük oranlarda rastlanmaktadır.
Diyabetik Retina Hastalığı Nedir?
Gözün içindeki retina tabakasındaki damarları tutan bir bozukluktur. Damarlarda tıkanmalara ve sızıntılara neden olarak retina tabakasının beslenmesinde ve yapısında bozulmalara neden olur.
Üç ana aşamada sınıflandırılır:
Başlangıç Dönemi
Yapısı bozulmaya başlayan retina damarlarının bir kısmı daralmalar gösterirken, bir kısmı de genişleyip baloncuklar (mikroanevrizma) oluştururlar. Bu bozulmuş damarlardan kan ve sıvı damar dışına sızmaya başlar. Böylece retinada ödem ve eksüda denilen birikintiler oluşur. Bu dönem görmeyi engelleyecek olayların öncüsü olarak kabul edilir. Bazı durumlarda sızıntılar makülada (görme merkezi) toplanarak özellikle görmeyi bozabilir. Bu durum maküla ödemi olarak adlandırılır ve hızlıca tedavi edilmelidir.
Proliferasyon (Yeni Damar Oluşumları) Dönemi
Daralıp tıkanan retina damarların besleyemediği sahalar oksijensiz kaldığı için bozulmaya başlar. Bu sahalarda yelpaze şeklinde yeni ve sağlam olmayan damar oluşumları (neovaskülarizasyon) ve fibrotik zar oluşumları (fibröz proliferasyon) ortaya çıkar. Yeni oluşan damar yapısı sağlam değildir ve kanamaya ve sızıntıya yatkındır. Fibrotik zar ise maküla üstünü örterek veya çekintiler yaparak görmeyi bozabilir. Görme, kanamaların ve çekintilerin makülayı etkilediği oranda azalır. Problemlerin hızlıca tedavisi gerekmektedir.
İleri Diyabetik Göz Hastalığı
Gözün içini dolduran vitreus denilen yapının hareketleri veya büzülmesi, yeni damar ve fibrotik zar oluşumlarını çekmeye başlar. Zaten zayıf olan yeni damarlar kanama yapar ve göz içini doldurur (vitreus içi kanama). Çekilen fibrotik zarlar da retina dokusunun yırtılmasına ve hasarına neden olurlar (retina dekolmanı). Ayrıca yeni damarlar göz sıvısının dışarı aktığı yolları etkileyerek göz tansiyonunu yükseltebilir (neovasküler glokom).
Diyabetik Göz Hastalığında Tedavi
Diyabetik göz hastalığında tedavi hastalığın aşamasına göre farklılık gösterir. Başlangıç döneminde iyi bir diyabet kontrolü ile göz hastalığı bulguları gerileyebilir. Başlangıç evresinde oluşan ödemin yerine göre lazer ya da göz içi enjeksiyon tedavisi uygulanır. Proliferasyon (yeni damar oluşumu) döneminde ise yeni oluşan damarların yerine ve yaygınlığına göre lazer tedavisi ya da göz içi enjeksiyon tedavisi uygulanır.
Argon lazer tedavisi ağrısız bir işlemdir. Göz bebekleri damlalarla genişletilir. Laser yapılırken, hastanın tek hissettiği mavi-yeşil renkte ışık parlamalarıdır. Diyabetik göz hastalığında lazer 2 şekilde uygulanır. Sadece lokal bir hasar veya ödem varsa, yalnız o bölgeye laser uygulaması yapılır. Hasar sadece bir sahayla sınırlı değilse, maküla bölgesi hariç tüm retinaya birkaç seans boyunca laser uygulanır.
Göz içi enjeksiyon tedavisinde, göz içerisindeki vitreus sıvısının bulunduğu alana yeni damar oluşumunu azaltan ilaçlar enjekte edilir. İşlem ağrılı bir uygulama değildir. Göz yüzeyi damla yardımıyla uyuşturulduktan sonra gözün belirli alanlardan göz içerisine çok ince bir iğine yardımıyla ilaç enjeksiyonu yapılır. Enjeksiyonun toplam süresi 2-3 saniyedir.
İleri diyabetik göz hastalığında göz içerisinde kanama, retina dekolmanı ya da görmeyi engelleyen fibrotik bant varsa tedavisi cerrahidir.
Herhangi bir diyabetik göz hastalığı aşamasında iyi bir diyabet kontrolü sağlanmadığı sürece yapılan göz tedavilerinin etkinliğinin sınırlı kalacağı unutulmamalıdır.
Aşağıdaki formu doldurarak Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Serdar ÖZATEŞ kliniğinden randevunuzu oluşturabilirsiniz.